Cihan Başakçıoğlu
İZMİR – Uşak’ta, 31 Mayıs günü Uşak Üniversitesi Sanat Tarihi Kısmı öğrencisi Mısra Buse Uğurlu ve Gazetecilik Kısmı öğrencisi Sude Ürer, İzmir-Ankara karayolu olarak bilinen yolda, Hüseyin Kaya’nın kullandığı aracın çarpması sonucu vefat etti.
Öğrencilerin yol kenarında bulunan akaryakıt istasyonundan alışveriş yaptıkları ve kaldıkları yurda dönmeye çalıştıkları öğrenilirken, kazada yaralanan ve daha sonra tutuklanan şoför Kaya’nın alkollü olduğu ortaya çıktı.
Beş bine yakın öğrencinin bulunduğu yurt bölgesinde bir tane market bulunmazken, öğrenciler üst geçit ve güvenlik tedbiri olmayan otoyoldan geçerek akaryakıt istasyonlarından alıveriş yapıyor. Bu durum nedeniyle öğrenciler, kaza tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktan ötürü huzursuz.
KENTE ÜNİVERSİTENİN AÇILMASI İLE BİRLİKTE OTOYOL DAHA TEHLİKELİ BİR HAL ALDI
Yaşanan olay bir kaza haberi olarak haber merkezleri tarafından misal cümlelerle servis edildi. Olayın yaşandığı otoyol, İzmir ve Ankara’yı birbirine bağlayan değerli kanallardan biriyken, Uşak’ta basına yansıyan her 10 kazadan 6’sı bu yolda gerçekleşiyor. Birçok Uşaklının yıllardır onlarca kazaya şahit olduğu bu otoyol, kente üniversitenin açılmasıyla birlikte daha tehlikeli bir hal aldı. Zira hem üniversite hem de kent belediyesi, öğrencilerin muhtaçlıkları karşılamakta yetersiz kaldı. Öğrencilerin yaşadıklarına bakıldığında kazanın aslında “geliyorum” dediği ve yetkililerin de en az şoförler kadar “sorumlu” olduğu görülüyor.
İki öğrenci, yolun karşısına geçmek isterken Hüseyin Kaya’nın kullandığı araba öğrencilere çarptı. KANTİN YETERSİZ, MARKET ESASEN YOK, BENZİNLİKTEN ALIŞVERİŞ YAPIYORLAR
Şehir merkezine yedi kilometre uzaklıkta bulunan ve 30 binin üzerinde öğrencinin tahsil gördüğü Uşak Üniversitesi Bir Eylül Yerleşkesi’nde, Kredi Yurtlar Kurumu’na (KYK) bağlı üç kız öğrenci yurdu bulunuyor. Bu yurtlardan yerleşke içerisinde yer alan iki yurtta, bin 168 öğrenci kalırken, yerleşkeye üç kilometre uzaklıktaki Latife Hanım Kız Öğrenci Yurdu’nda ise 2 bin 822 öğrenci bulunuyor. Yaklaşık beş bin öğrencinin ömür alanı olan bölgede, market bulunmaması ise dikkat çekiyor. Ayrıyeten öğrencilerin anlatımlarına nazaran, belli saate kadar açık olan kantin de yetersiz. Kantinde aradıklarını bulamayan ya da akşam saatlerinde rastgele bir muhtaçlığı olan öğrenciler, gereksinimlerini otoyol üzerinde bulunan akaryakıt istasyonundaki marketten karşılamak zorunda.
Uşak Üniversitesi yerleşkesi ÖLÜMLE BURUN BURUNA MARKET ALIŞVERİŞİ
Yurtların yakınında ise iki tane akaryakıt istasyonu bulunuyor. Akaryakıt istasyonlarından biri Latife Hanım Kız Öğrenci Yurdu hizasında. Öğrenciler, otoyolun emniyet şeridinden yürüyerek bu benzinlikteki markete gidiyor. Başka akaryakıt istasyonu ise yurdun karşısında yer alıyor. Işıklandırmanın yetersiz olduğu bölgede öğrenciler, karşıdan karşıya geçerek bu akaryakıt istasyonuna ulaşıyor. Üstelik bölgede rastgele bir üst geçit, sürat kesici tümsek ya da trafik ışığı bulunmuyor. Alışverişten dönen öğrenciler, tekrar tıpkı yollardan ellerinde poşetlerle yurda dönüyor. Kışın karlı havalarda ise öğrencilerin alıverişi daha tehlikeli hal alıyor.
ALKOLLÜ ŞOFÖR TEHLİKESİ
Yurtlara ve üniversiteye giden yol üzerinde birçok alkollü yer ve cümbüş merkezi bulunuyor. Öğrencilerin toplumsallaşması ve vakit geçirmesi açısından kıymetli bir avantaj olan bu yerlerin dezavantajı ise “alkollü sürücüler”… Kent merkezinden aracıyla bu yerlere gelen birçok kişi alkollü araç kullanarak tekrar kent merkezine dönüyor. Yol üzerinde kâfi kontrol yapılmaması da dikkat çekerken, yaşanan son olayda da Hüseyin Kaya isimli şoförün alkollü olduğu ortaya çıktı.
TACİZ OLAYI MEYDANA GELİYOR
Tüm bunların yanı sıra yurtta kalan öğrencilerin anlatımlarına nazaran, otoyol üzerinde sıklıkla taciz olayı meydana geliyor. Bilhassa akaryakıt istasyonlarına alışverişe giden öğrenciler, yoldan geçen araçların kelamlı tacizine maruz kalıyor. Kimi araçlar ise Latife Hanım Kız Öğrenci Yurdu’nun önünde yüksek sesli müzik ile sürat yapıyor. Öğrencilerin anlatımlarına nazaran, gece geç saatlerde evvelce sık sık polis devriyesi ile karşılaşılırken, artık devriye gruplarının de seyreltildiği öğrenildi.
‘YAŞANANLARA ARTIK KAZA DİYEMİYORUZ’
Vefat eden iki öğrencinin üniversiteli arkadaşlarından biri “Market yok. Üst geçit yok. Trafik ışıkları yok. Işıklandırma yok. Güvenlik tedbiri yok. Tüm bunlar göz önüne alındığında kaza zati ‘geliyorum’ demiş oluyor. Yaşananlara artık kaza diyemiyoruz. Hepimizin mevt tehlikesi var. Canlarımız tehlikede. Daha basına yansımayan birçok kaza meydana geliyor. Buraya bir tahlil bulunmalı. Daha fazla arkadaşımızı kaybetmek istemiyoruz” dedi.
Benzer bir kazanın geçtiğimiz aylarda meydana geldiğini söyleyen bir başka öğrenci de şunları söyledi: “Yokuştaki durağın karşı şeridinde iki ilahiyat öğrencisi karşıya geçiyordu. Duran bir beyaz otomobil vardı. Birden geri geri gelmeye başladı ve kız öğrencileri artları dönük vaziyette otomobilin altına aldı. Bizim çığlık atmamızla durdu. Şoför baya dalgındı ve kızları görmemiş. Sonra ambulansı aradık, hastaneye kaldırıldılar.”
‘OKULUN VE YURDUN ETRAFINDA İNSANLIĞA DAİR BİR ŞEY YOK’
Latife Hanım Kız Yurdu’nda kalan bir öğrenci de yurda ulaşımda yaşanan badirelere dikkat çekti. Işıklandırmaların yetersiz olduğunu söz eden öğrenci, araçların yolda sürat yaptıklarını lisana getirdi. Sürat kesici tabela olmadığını da söyleyerek “Karşıdan karşıya geçerken bizi gördükleri halde sürat yapmaya devam ediyorlar. Üst geçit yok. Üst geçit yapılmalı” tabirlerini kullandı. Diğer bir öğrenci de “Bizler insanız lakin okulun ve yurdun etrafında insanlığa dair hiçbir şey yok. Okulun içerisinde bir tane market var ancak orada da hiçbir şey bulunmuyor. Besin yetersiz, pek çok eser yok. Kantin desen, o da tıpkı. Yurt yolundaki ışıklandırma da yetersiz. Oradan geçerken her an her şey olabilir” biçiminde konuştu.
