İbiş, “İlk yapılan değerlendirmede daha evvel görmediğimiz, gibisi olmayan bir eser olduğunun farkına vardık. M.Ö. 13. yüzyıl Hitit İmparatorluğu Dönemi’ne ilişkin bir bilezik olduğu ortaya çıktı” dedi. Bileziğin tarla sürülürken bulunduğu için ziyan gördüğünü, deforme olduğunu ve birtakım kesimlerinin kaybolduğunu belirten İbiş, “Kalan kesimleri onarımla bir ortaya getirerek üzerindeki figürleri ortaya çıkardık. Bu bilezik bronz, nikel, gümüş ve altın üzere bedelli madenlerden yapılmış tasvirli bir Hitit bileziği” tabirlerini kullandı. Bileziğin, Hitit takı sanatının kıymetli bir örneği olduğunu belirten İbiş “Anadolu’da M.Ö. 2. binde takılar hakkındaki bilgilerimiz fazla değildir. Hafriyatları yapılan Hitit kentlerinden ele geçen takıların sayısı da yok denecek kadar azdır” diye konuştu.
İbiş, “İlk yapılan değerlendirmede daha evvel görmediğimiz, gibisi olmayan bir eser olduğunun farkına vardık. M.Ö. 13. yüzyıl Hitit İmparatorluğu Dönemi’ne ilişkin bir bilezik olduğu ortaya çıktı” dedi. Bileziğin tarla sürülürken bulunduğu için ziyan gördüğünü, deforme olduğunu ve birtakım kesimlerinin kaybolduğunu belirten İbiş, “Kalan kesimleri onarımla bir ortaya getirerek üzerindeki figürleri ortaya çıkardık. Bu bilezik bronz, nikel, gümüş ve altın üzere bedelli madenlerden yapılmış tasvirli bir Hitit bileziği” tabirlerini kullandı. Bileziğin, Hitit takı sanatının kıymetli bir örneği olduğunu belirten İbiş “Anadolu’da M.Ö. 2. binde takılar hakkındaki bilgilerimiz fazla değildir. Hafriyatları yapılan Hitit kentlerinden ele geçen takıların sayısı da yok denecek kadar azdır” diye konuştu.
